2 Haziran 2011 Perşembe

OY VERMEK YURTTAŞLIK GÖREVİ Mİ ?

Zülfü LİVANELİ  bu yazıyı tam 15 yıl önce Milliyet'te yazdı. Ne kadar doğru ve ne kadar güncel... Ben de birazcık kısalttım, biraz değiştirdim ve güncelleştirdim. Tam da seçim öncesi çok güncel oldu. Bakalım katılacak mısınız?...

Bir ülkede oy kullanma oranının yüksek olması, o demokrasinin güçlü olduğunun göstergesi midir? Mesela Türkiye, ya da bazı Asya ülkeleri, oy kullanma oranları yüzde 80’lerin üzerine çıktığı için tam demokratik mi sayılmalı?
Ya da tam tersine, oy kullanma yüzdesinin düşük olduğu ülkeler, demokratik rejimle yönetilmiyor mu? Amerika’da oy kullanma oranı yüzde 40’larda dolaşıyor. Yani geçerli seçmenin ancak yarısına yakını sandık başına gidiyor. Türkiye’de ise bu oran yüzde 80’lerde. Demek ki Türkiye, Amerika’ya göre çok daha demokratik. Katılımcılık çok daha yüksek. Ve halk, çok daha sağlıklı bir biçimde temsil edilebiliyor?!?. Peki ama eğer sonuç buysa, Türkiye katılımcı demokrasiyi ABD’den daha iyi uyguluyorsa, o zaman nedir bu başımıza gelenler?
Galiba katılımın yüksek olması demokrasinin gücüyle doğru orantılı değil. Amerika’da sadece politikayla yakından ilgilenen, gazeteleri, yorumları okuyan, tartışmaları izleyen kişiler oy kullanıyor. Bu bakımdan ülkenin yönetiminde söz sahibi olurken, kendileri de bir çaba göstermiş ve aldatılma olasılıklarını kısmen ortadan kaldırmış oluyorlar. Onların bilerek verdiği karar, geride kalan ilgisiz milyonların yani yüzde 60’ın kararından daha doğru ve ülkeye daha yararlı olabiliyor.
Bizim gibi ülkelerde ise "oy kullanmanın bir numaralı yurttaşlık görevi" olduğu  propagandası ve yasayla düzenlenen zorlamalarla herkes sandık başına sürükleniyor.
Dolayısıyla kimin kim olduğunu bilmeyen, popülist propagandayla kolayca kandırılabilen, partilerle, programlarla uğraşmayan milyonların oyları iktidarları belirliyor. Sizce hangisi daha sağlıklı ?
Toplumdaki her kesim, her gelir grubu, her sosyal, etnik ve dinsel yaklaşım, temsil olanağı bulabilmeli, çok doğru... Ancak bu kesimlerin içinde de ülke yönetimiyle ilgili düşünceler taşıyan kişilerin yanında, tamamen hiç bir şeyden habersiz milyonlar da yaşamakta.
Eminim ki sandık başına gidip oy atan insanlara ‘’Türkiye’nin kurucusu kim? Şu andaki cumhurbaşkanı ve başbakanı söyle! Seçime katılan partileri say!’’ deseniz afallayıp kalacak olanların oranı hiç de az değildir. (Ki bunu yapılan sokak anketleri çok komik ve acınası bir şekilde kanıtladı.) Peki, bu kişilerin oylarıyla belirlenen temsilden bir hayır bekler misiniz? Bu yüzden oy kullanma oranının yüksekliği, bir ülkedeki demokrasinin yerleşikliğini ve sağlamlığını göstermiyor. Tam tersine, düşük oranda oy kullanan ülkeler nispeten daha sağlıklı sonuçlara varabiliyorlar.
En azından demokrasi tarihlerinde, yüzde yüze yakın oranla, ihtilal liderini cumhurbaşkanı yapma vakası yer almıyor.