23 Mayıs 2012 Çarşamba

EREL BLEDA : SARI LİRA GİBİ ÖMRÜMÜZ...

"Yaşamak Değil, Beni Bu Telaş Öldürecek" Dediği Gibi Şairin;
O Telaşla, Bırakın Paris Yolunda Ilık Rüzgarlara Taratmayı Saçlarımızı, Sevdiğimizle Doyasıya Bir Sohbet Bile Edemedik Biz...

Gözümüz Saatte Söyleştik Hep, Koşuşur Gibi Seviştik, Yarışır Gibi Çalıştık. Hep Yetişecek Bir Yerler Vardı, Aranacak Adamlar, Yapacak İşler...
Bir Sonraki Günün Telaşı, Bir Öncekinin Terine Bulaştı; Başkalarının Hayatı, Bizimkini Aştı. Kör Karanlıkta Çalar Saat Sesi Yerine; Kuşluk Vakti Kızarmış Ekmek Kokusu, Veya Yavuklu Busesiyle Uyanma Düşlerini, Ha Babam Erteledik. 20'li Yaşlardayken 30'lara Kurduk Saatin Alarmını, 30'larımızda 40'lara, Belki Sonra 50'lere...
Lakin Öyle Yanlış Kurgulanmış Ki Hayat, Kuşlukta Uyanma Fırsatını Sunduğunda Size Artık Uyku Girmez Oluyor Gözlerinize... Doyasıya Söyleşmek, Telaşsız Sevişmek İçin, Bol Zamana Kavuştuğunuzda, Söyleşecek, Sevişecek, Kimsecikler Kalmıyor Yanınızda...
Özenle Yarına Sakladığınız Bir Sarı Lira Gibi Ömrünüz; Vakit Gelip Sandıktan Çıkardığınızda, Bir De Bakıyorsunuz Ki, Tedavülden Kalkmış...