14 Temmuz 2012 Cumartesi

CENNET Mİ? CEHENNEM Mİ?

Eski Mısırlılarda öldükten sonra cennet ve cehenneme mi girecekleriyle ilgili şöyle bir inanış varmış: Cennete mi, cehenneme mi gireceklerinin şu 2 soruya verecekleri cevaba bağlı olduğuna inanırlarmış:
- 1. "Hayatında mutluluğu buldun mu? Kendini mutlu ettiğin bir hayat yaşadın mı?"
- 2. "Yaşadığın hayat başkalarını da mutlu etti mi?"  
"Ama başkalarını mutlu etmek için kendini feda ederek değil, kendini mutlu ettiğin, kendin olduğun yaşamınla başka hayatlara mutluluk verdin mi?"
Ne kadar da doğru... Ne kendi mutlu olmayı, ne de çevresindeki akraba, dost ve arkadaşları başta olmak üzere çevresini mutlu edebilmeyi başaramamış kişilerin içinde olduğu durum ne kadar acı ve üzücüdür.
Nietzsche "en kinci kişiler olduklarını gördüm, etrafıyla uyuşmayan kişilerin. Artık mutsuzluklarını ve yalnız yaşamalarının acısını bütün dünyaya ödetmek istiyorlardı." Demiş.
Nietzsche bunu söylerken sanırım Mısırlılar gibi "kendi mutlu olmayı beceremeyen kişilerin etrafını da mutsuz ettiğini, hatta kendi kıskançlık ve hasetleriyle, mutlu olan veya olma ihtimali olan kişilere de bu şansı vermemek için ellerinden geleni yaptıklarını" görmüş olmalı. Ne yazık ki çoğumuz ne mutlu yaşamayı başarabiliyoruz, ne de etrafımızı mutlu etmeyi... Bunu başarabilenler de hemen farkediliyorlar zaten, gözlerindeki yaşama sevincinin pırıltısı, yüzlerindeki geniş gülümseme ve olaylara olumlu bakış açılarıyla...

Siz de bilirsiniz, bazen bir yerde yeni karşılaştığınız birisi, ya da tanıdığınız birisinin yüzünü görür görmez size hemen mutluluk ve huzur verir. Onunla karşılaşmakla ve onu görmekle bile sizin ruhunuzda da hemen bir kıpırtı, bir mutluluk filizlenmesi başlamıştır. İşte onlar hem kendileri mutludur, hem de etraflarına mutluluk yayarlar. Bunu onlar nasıl başarabilmişler de, biz başaramıyoruz... Yüzyıllardır filozoflar, din adamları ve düşünürler bunu merak edip araştırmışlar. Çeşitli ipuçları ve reçeteler de çıkaranlar olmuş, ama hepsinin ortak noktaları bu reçeteleri uygulaması zor… Neden zor? Çünkü insanın egosuna ters geliyor… Zaten bütün güzel şeyler zor değil midir? Yarın farklı  bir insan olmak ister herkes. Ama neden bugün başlamaz farklı olmaya… Cevap yine aynı… Hepimiz başkalarını etkilemeye ve değiştirmeye uğraşırız, ama kendimizi değiştirmeye çalışmayı pek denemeyiz… Başkalarını değiştirmeyi çok kolay zannederiz de, kendimizi değiştirmeyi imkansız  gibi gördüğümüzden herhalde, hiç denemeyiz bile. Garfield de çözmüş olayı, aşağıdaki gibi…