1 Ocak 2011 Cumartesi

GÜZEL BİR KADIN 50 YAŞINDA ERKEK ARIYOR!

Lynda Lemay 1966 yılında Quebec - Portneuf'da dünyaya gelmiş. Omuzlarına dökülen uzun kızıl kahve saçları, iri gözleri, çıkık elmacık kemikleri ve iki minik gamzeyle vurgulanmış narin yüzüyle bir "top model" zannedebilirsiniz, ama değil.

Lynda Lemay bir şarkıcı... Repertuarında 500'den fazla şarkı ve genizden gelen buğulu bir sesi var, insanın içine işliyor.. Şarkının adı " Un homme de 50 ans".. Yani “50 yaşında bir adam!”. Sözlerin Türkçe çevirisini şöyle diyor;

50 yaşında bir adam arıyorum,

Her düşü kurmuş, her düşü yitirmiş,

Her şeyi istemiş,

Şimdi artık ne istediğini bilen...

50 yaşında bir adam arıyorum,

Her borca girmiş, her borcu ödemiş,

Sonra yeterince para edinmiş,

Ama paradan gözleri kamaşmamış...

50 yaşında bir adam arıyorum,

Yaşamış, her tütünü içmiş,

Her içkiyi devirmiş,

Yeteri kadar kadın tanımış,

Ve artık başkalarını aramayan...

50 yaşında bir adam arıyorum,

Veremeyeceklerinin farkına varmış,

Geçmişi geleceğinden fazlalaşmış,

Ama ancak şimdi yaşamaya başlamış...

50 yaşında bir adam arıyorum,

Kendini en kötüye hazırlamış,

Zamanın neleri iyileştirmeyeceğini öğrenmiş,

Çok cenazeler kaldırmış...

50 yaşında bir adam arıyorum,

Gerçeklerle yüzleşebilen,

Yalan söylememe cesaretini edinmiş,

Hislerinden kaçmamayı öğrenmiş...

50 yaşında bir adam arıyorum,

Kendini artık ciddiye almayan,

Yüzünde kırışıklıkları olan,,

Beni sükûnetle seven,

Ve benim için elinden gelecek her şeyi iyi yapan,

50 yaşında bir adam arıyorum..."
Şarkıyı dinlemek istiyorsanız aşağıdaki linki tıklayabilirsiniz:
 
Aznar'ın "hayat" dersi: Gençlik yıllarımızda birisinin 50 yaşında olduğunu öğrendiğimizde kendimizi bir "canlı cenazeye" bakıyormuş gibi hissederdik.

Bunun hiç de öyle olmadığını biliyorum artık. Kadınların ve erkeklerin bir " son kullanma tarihleri" olmadığını, aradan geçen yılların insan yaşamını daha anlamlandırdığını da öğrendim bir süre içinde.. Ama sanırım yaşamının en büyük "50 yaş dersini" de İspanya Başbakanı Jose Maria Aznar'dan aldım.. Aznar, geçen yıl 50 yaşına bastığında politikayı bırakmaya karar verdi. Bu sene yapılacak seçimlere girmiyor ve siyaset yaşamına veda ediyor. Aznar'ın başbakanlığı, İspanya'nın Avrupa'nın en gelişmiş ülkelerinden biri olması ile aynı döneme rastlıyor. 8 yıllık iktidarında İspanya'nın milli geliri yüzde 32 büyüdü. Halkın geliri yüzde 27 arttı. 8 yıllık iktidarı boyunca 4,5 milyon insana yeni iş sağladı, işsizlik oranını yüzde 23'den, yüzde 11'e indirdi.. " İktidarın sınırı olmalı" İspanya, tarihinin en müreffeh günlerini yaşarken o siyaseti ve başbakanlığı bırakmaya karar verdi. Bu seçimleri de açık ara kazanacağı kesin olduğu halde.....
Aznar kararının gerekçesini Le Monde'a anlatmış. Şöyle diyor, "Hayattaki her şey gibi iktidarın da bir sınırı olmalı. Uzatmak faydadan çok zarar getirir. Biliyorum, siyasetçilerin henüz iktidara ulaşma umudu taşıdığı yaşta ayrılıyorum. Ama yeni bir yaşama başlamak için de en uygun yaşta bırakmış oluyorum."50 yaşına gelmiş bütün kadınların ve erkeklerin kulaklarına küpe yapmaları gereken bir söz bu.. Sadece insanın yaşamdan ne beklediğini en iyi bilebileceği bir yaşta değil, aynı zamanda o yaşamı kurmak için de en uygun yaştasınız... Bunun değerini ve anlamını bilebilenler Lynda Lemay'in şarkısını da hak ediyorlar.

Yukarıdaki yazıyı kim yazmış, kim süslemiş bilmiyorum ama, artık 50 yaşımı geçmiş olmak ve özellikle hükümetin ve sağlık bakanının "halkı düşünen sanki iyi niyetli bir girişim miş gibi yaparak" sağlık konusunu iyice içinden çıkılamaz ve özellikle uzun vadede başta halk olmak üzere herkesi kötü etkileyecek tam bir karmaşaya sürükleyecek çalışmaları nedeniyle emekli olup olmamak konusundaki kararsızlığımda bana yol gösterebilecek bir yazı oldu. Bir yandan, kalarak sorunlarla ve yanlışlarla ve bunlara yol açanlarla mücadele etmek veya diğer yandan sorunlardan kaçmak gibi anlaşılabilecek olan emekli olma kararı ve 30 yıllık hiç de kolay geçmeyen  memuriyet ve meslek yaşamımı artık tadında bırakıp mücadeleyi daha genç ve daha enerjik meslektaşlarımıza bırakıp kendime de yeni bir başlangıç için şans vermek arasında gidip geliyorum aslında. Aslına bakarsak ben de tam olarak bu iki yoldan hangisinin daha doğru olduğuna karar verebilmiş değilim. Belki de tam doğrusu yok bu sorunun veya "doğru" kişiye göre de değişebiliyor. Sanırım hayatımız tercihlerden oluşuyor ve daha doğru olduğuna inandığımız tercihlerimizin doğru olup olmadığı epeyce sonra anlaşılıyor. Ne diyelim herşeyin hayırlısı...