İlk gençlik yıllarımızda, önümüzdeki hayat üzerine düşünürken,
tiyatro salonundaki yerini perde açılmadan önce almış, oyunun başlamasını
sabırsızlıkla bekleyen, heyecanlı çocuklar gibiyizdir. İleride neler olup
biteceğini bilmememiz düpedüz bir lütuftur. Şayet olacakları önceden
görebilsek, o çocuklar gözümüze mahkum olmuş tutuklular gibi görünürdü; ölüme
değil de hayata mahkum olmuş, ama hükümlerinin ne anlama geldiğinden o ana dek
tamamen bihaber tutuklular gibi.
Ama belli yaş dönümlerinde, belli önemli olaylarda ve bir yıl biterken hep dönüp dönüp arkamıza bakarız. Yaşadıklarımızın bir muhasebesini yapmak zorunda hissederiz kendimizi. Gençken belki de henüz muhasebesini yapacağımız kadar çok şey biriktirmediğimizden bunu pek yapmayız, ama yaşımız ilerledikçe giderek daha da sık yapmaya başlarız. Aşağıdaki şiirde de Murathan Mungan sanırım aynı duyguları ifade ediyor....
İşte bu kadar duru, bu kadar yalın
bu kadar el değmemiş
sıradan bir gerçeği daha
kolları bağlı hayatımızın
bir şiire nasıl dahil edilir bir yılın son günleri
her sonda her başlangıçta ve her defasında
alır gibi bir başkasını karşımıza
perdeler çekip, ışıklar söndürüp
oturup yatağın içine bir başımıza
sorgulamak kendimizi
her sonda her başlangıçta ve her defasında
alır gibi bir başkasını karşımıza
perdeler çekip, ışıklar söndürüp
oturup yatağın içine bir başımıza
sorgulamak kendimizi
öğrenmek ikizin anadilini, ikinci belleğimizi
öğrenmek kendimizle hesaplaşmanın buzul ilişkilerini
bu aynaların dehlizlerinde gezinirken görürüz
karanlık günlerimizin kenar süslerini biterken bir yılın son günleri
biliyoruz takvimler belirlemez değişimin mevsimlerini
gençlik ikindilerini kargınmış bir çocuktuk büyüdüğümüzden beri
II.
bir yıl daha bitiyor
düşlerim, tasarılarım, yarım kalmış onca şey
her yıl biraz daha kısalıyor öncekinden
bana mı öyle geliyor
yoksa daha mı hızlı ilerliyor zaman
insan yaşlanırken?
III.
kırdım mı incittim mi birilerini
kimleri kazandım, yitirdiklerim kimler?
kendimi yineledim mi yazdıklarımda?
dostluklarımı, ilişkilerimi
dağınık yatağım, mutsuz yatağım
çoğalttın mı eksiklerimi
gözlerim çocukluk fotoğraflarında mı kaldı
yitirdim mi yoksa masumiyetimi?
borçlarımı ödedim mi?
doğru seçtim mi soruların fiillerini?
tırnaklarım kesilmiş, dişlerim fırçalanmış, saçlarım taranmış,
giysilerim ütülü, odam düzenli mi?
ödünç aldığım kitapları geri verdim mi?
geri verdim mi aldıklarımı:
aşkları, dostlukları, sevgileri, güvenleri, bağları
kitaplara, sayfalara, satırlara borcumu ödedim mi?
yokladım mı duygularımı
hala sevebiliyor muyum insanları?
ovmalı gümüşlerimi, bakırlarımı, cila geçmeli ahşaplarıma
ovmalı umutları
saklı tutumalı gelecek inancını, yarınları, eksik etmemeli ağzımızdan
hançer kıvamındaki karamizah tadını
şimdi oturup uzun bir hasretlik mektubu yazmalıyım ........'a
sonra köşe başından bir demet çiçek alıp öyle başlamalıyım akşama
yeni bir yıla
ama nedense her şeyin tadı dağılıyor ağzımda
bir sap çiçek mi taşısam yoksa ağzımın kıyısında
aydınlık rengi vursun diye gözlerimdeki buluta...
Murathan MUNGAN