Aşağıda Emre Kongar'ın ikiz kızlarına yazdığı mektuplardan oluşan "KIZLARIMA MEKTUPLAR" kitabından alıntı yaptığım bu yazıyı beğenmemek mümkün değil. Kızı olan herkes okumalı bence... Ayrıca bütün genç kızların da okumasında yarar var. Çünkü Emre Kongar'ın kızlarının kişiliklerinde tüm genç kızlara çok değerli öğüt ve hayat dersleri var içinde. Ben kitabı iki kez okudum ve iki kızıma da hediye ettim... Onlar da çok beğenmişler, dediklerine göre... Eminim ki, okuyan herkes beğenecektir.
Sevgili kızlarım,
Biliyorsunuz, kelebek doğadaki en güzel yaratıklardan biri.
Son derece güzel, son derece zariftir. Yine biliyorsunuz, kelebeğin ağırlığı
hemen hemen hiç yok. İşte ben kelebek gibi olmak dediğimde, doğanın güzelliklerini
ve zerafetini kendinde toplamış, ama karşısındakine hiçbir yük getirmeyen bir
insanı ya da bir ilişkiyi kast ediyorum. Acaba böyle bir insan olabilir mi?
Böyle bir ilişki kurulabilir mi? Yoksa
kelebek gibi bir insan ya da kelebek gibi bir ilişki bir düş mü, ulaşılmaz bir
ütopya mı?
Kelebek gibi bir insan sadece
verir, karşılık beklemez. Kelebek gibi bir insan sadece sever, karşılık
beklemez. Kelebek gibi bir insan, severken acıtmaz, verirken borçluluk duygusu
yaratmaz. Verirken ve severken, güzel ve zarif, karşılık beklemediği ve hiçbir
şey istemediği için de ağırlıksızdır. Hiç kuşkusuz, karşılıksız sevmek, almadan
vermek gibi kavramlar çok da insani değildir. İnsanoğlu, bencil ve benmerkezci
insanoğlu, verirken almak, severken sevilmek, kısacası duygularına ve
davranışlarına karşılık görmek ister. Üstelik bu "karşılık görme
arzusu", onun yapısındaki en doğal refleksi, çevresiyle ilişkilerindeki en
doğal hakkıdır.
İşte bütün bu gerçekler karşısında ben diyorum ki, bir gün
kelebek gibi bir insana, ya da bir insanın size sunduğu kelebek gibi bir
ilişkiye rastlarsanız, aman onu kaçırmayın. Güçlü insan, çevresinde kelebek
gibi insanların ya da kelebek gibi ilişkilerin olabileceğini bilerek ve
bekleyerek, ama aynı zamanda tüm çirkinlik ve pislikleri büyük bir gerçeklikle
gözlemleyip göğüsleyerek, yaşamını, kendi ilkeleri çevresinde yürütebilen
insandır. Kelebek gibi bir insanı tanımanın ve onu yaşamanın , ya da kelebek
gibi bir ilişkiye sahip olmanın sırrı, ancak güçlü olabilmekten geçiyor.
Ancak etrafındaki tüm pislik ve çirkinlikleri bilen, gören,
onlarla savaşan ve içinde yaşadığı çirkefin kendisini kirletmesine izin
vermeden varlığını ve hatta başarılı olmayı sürdürebilen insanlar, yani ancak
çok çok özel insanlar, o da belki günün birinde, kelebek gibi bir insana ya da
ilişkiye sahip olabilir.
Çünkü kelebekler yalnız hem dürüst ve namuslu, hem de bu
toplumda dürüst ve namuslu kalabilecek kadar akıllı ve güçlü olan insanlara
konarlar. Ama siz onu ürkütmeden bu
güzelliğe sahip olabilir misiniz? Yani o kelebeği kaçırmadan koruyabilir,
yaşamın belki de bu en büyük armağanına sahip olmayı sürdürebilir misiniz?
İnsanın doğasında bencillik var, demiştim. Bırakın başkalarını, acaba siz,
almadan veren, karşılık beklemeden seven bir insan ya da bir ilişki ile
karşılaştığınızda, bunu sömürmeden durabilir misiniz? Daima daha çok sevilmek,
daima daha çok almak üzere koşullanmış olan bencil ve benmerkezci kişiliğimiz
acaba böyle bir kelebeği, sömürerek öldürmez mi?
İşte bir kelebek insana ya da kelebek bir ilişkiye
rastladığınızda, onu koruyarak sürdürmenin gizi de ona sahip olmaya
çalışmamakta yatar. Kelebek insanlar veya kelebek ilişkiler genellikle kendi
iradeleriyle gelir ve yine kendi iradeleriyle uçup gider. Ne zaman geleceğini
pek bilemezsiniz.
Ama ne zaman uçup gideceğini ben size söyleyeyim. Ona egemen
olmaya çalıştığınızda, onu sömürmeye başladığınızda, o insanın ya da ilişkinin güzelliğine,
zerafetine kısacası kelebekliğine layık olmayacak bir sahiplenme davranışı
gösterdiğinizde.
Kelebek insan yada kelebek ilişki, karşılık beklemez ama,
kabalığa, çirkinliğe, kendi koyduğu koşullardan farklı koşullarda yaşamaya da
dayanamaz. Unutmayın, kelebeği kelebek yapan, güzelliği ve hafifliği yanında,
vazgeçilmez özgürlüğüdür: Onu çiçekten çiçeğe uçuran özgürlüğü. Ama hapsetmeye çalıştığınızda
onu mutlaka yitirirsiniz. İşte kelebek ilişkinin ya da kelebek insanın o
özgürlüğünü zincire vurmaya kalktığınızda, artık elinizde, avucunuzda bir yığın
yaldızlı parıltıdan başka bir şey kalmaz.
Kelebek insan, bütün ilişkilerinde kelebek gibi olan değil,
sadece tek bir ilişkide karşısındakine kelebek gibi davranan insan demek. Yani
belki de hepimizin çevresinde bize kelebek gibi davranmaya hazır insanlar var.
Ama bencil yaşam kavgamızın temposu onu ya da onları algılamamızı engelliyor.
Belki hepimizin içinde de, uygun kişiyi bekleyen bir kelebek insan var. Ama
karşımızdakilerin bencilliği onu dışarı çıkarmamıza engel oluyor.