17 Haziran 2011 Cuma

KELEBEK GİBİ OLMAK

Kelebek gibi olmak dendiğinde, doğanın bütün güzelliklerini ve zarafetini kendinde toplamış, ama karşısındakine hiçbir yük getirmeyen bir insan ya da bir ilişki kast edilir.
Kelebek gibi bir insan sadece verir, karşılık beklemez.
Kelebek gibi bir insan sadece sever, karşılık beklemez.
Kelebek gibi bir insan, severken acıtmaz, verirken borçluluk duygusu yaratmaz.
Verirken ve severken güzel ve zarif, karşılık beklemediği ve hiçbir şey istemediği için de ağırlıksızdır.
Hiç kuşkusuz, karşılıksız sevmek, almadan vermek gibi kavramlar çok da insani değildir.
İnsanoğlu, bencil ve benmerkezci insanoğlu, verirken almak, severken sevilmek, kısacası, duygularına ve davranışlarına karşılık görmek ister.
Üstelik bu ‘’karşılık görme’’ arzusu, onun yapısındaki en doğal refleksi, çevresiyle ilişkilerindeki en doğal hakkıdır.
İşte bütün bu gerçekler karşısında, ‘’bir gün kelebek gibi bir insana ya da bir insanın size sunduğu kelebek gibi bir ilişkiye rastlarsanız, aman onu kaçırmayın" demişler.
Ve bir gün, sizin omzunuza da bir KELEBEK konabilir.  Sakın kaçırmayın. Eğer kaçırdıysanız da, oturun dizinizi dövün...

12 Haziran 2011 Pazar

Asla sevmediğim birine seni seviyorum demedim,
Ya da asla birini severken karşılığını beklemedim.
Dostluğuma değer biçmedim,sevgime ise hiç bir zaman sınır çizmedim.
Sevdiysem sonuna kadar gittim, bitirdiysem öldürse de hasreti asla geriye dönmedim.
Bazen çok kırıldım, bazen belki de kırdım.
Ama hata insana mahsustur dedim. Affettim, af diledim.
Kimileri birden fazla kırdılar kalbimi ama ben onları yine de affettim.
Onlar belki beni saflıkla yargıladılar.
Belki de içten içe sinsice güldüler.
Ama asıl unuttukları şuydu; Ben aldanmadım.
Aldanan her zaman kendileri oldular ama bunu anlayamadılar.

Bir insan kaybının ne olduğu bilemedikleri için,
Kaybetmek onlar için bir alışkanlık haline geldiği için...
Oysa ben hiç insan kaybetmedim.
Sadece zamanı geldiğinde vazgeçmeyi bildim, o kadar...

Can Yücel