24 Ocak 2013 Perşembe

AŞIK OLMA HAKKI

İnsan hakları beyannamesinde böyle bir hak yer almamıştır. Hiçbir anayasada, hiçbir yasada "aşık olmak hakkı" diye bir haktan söz edilmemiştir. İnsanlar köleliğe karşı başkaldırmış, özgürlük için canlarını bile ortaya koyarak mücadele etmişlerdir, bu hak da insan haklarını belirleyen bütün metinlerde yer almıştır.

Seçme-seçilme hakkı, eğitim hakkı, sağlık hakkı gibi nice hak böyledir. Böyledir de "aşık olmak hakkı " neden hiç bir insan hakkı belgesinde yoktur? "Önemsizdir" desek değildir, uğrunda mücadele edilmemiştir desek insanlar ayağa kalkar, nedendir bilmiyorum, kimsenin bildiğini de sanmıyorum.
Geçen gün bir kadın ahbabım uğramıştı. Orta yaşlarda, kızını büyütüp evlendirmiş, bu yaşların olgun güzelliğini hem yaşıyor, hem de yaşatıyordu. Aşık olmak benim de hakkım değil mi doktor bey? demişti. Siz “kadın altmışında da aşık olabilir” dersiniz. Ben aşık olabilirim değil mi? Benim de hakkım değil mi ? sözleri hoşuma gitmişti. Gülümseyerek yanıtlamıştım.
 
-Tabii aşık olabilirsiniz. Aşık olmak herkesin hakkı. Hem neden soruyorsunuz ki ? Aşk izin istemez.. Sonra düşündüm. Neydi bu "Aşık olmak hakkı"? Neden bu hakkı bir türlü kimselere veremiyorduk? Yaşadıklarımızı şöyle bir an gözümüzün önüne getirdim...
-Ayol o daha dünkü çocuk, aşık olmaktan ne anlarmış? Ah bu yeni yetmeler, daha bir şey bildikleri yok. Şimdi aşık olurlar, iki gün sonra da unuturlar.Ama o dünkü çocuk uykusuz kalırmış, kendi kendine ağlarmış, sevdiğini bir kez görebilmek için sokaklarda dolaşırmış, her gördüğünü ona benzetirmiş, şiirler yazarmış, şarkılar dinlerken dalıp dalıp gidermiş... Kimin umurunda?
-Aaaa, öyle şey olur muymuş ? Koskoca adam aşık mı olurmuş ? Ayol o evli değil mi? Kaç yıllık karısı, çocukları var, olacak şey değil. Kendini şaşırmış. Ne aşkıymış bu? Onunki yaş dönümüdür. Erkekler yaş dönümünde böyle olur. Kim bilir hangi yelloza tutulmuştur. Aşk meşk dediği rezillik. Bir dönüp hallerinize bakmazlar da...
BUYRUN BAKALIM. İşte sessiz sedasız bir yargılama daha, zavallı adam hemen yargılanıp asılır? Neymiş, aşık olmaya kalkmışmış. Karşılaşınca söz dokundurmalar, tuhaf tuhaf bakmalar, yüz göz buruşturmalar. "Aşık olmak hakkı" bir kez daha ihlal edilmiştir? Kimse de “içinden hak verse bile” böyle bir hakka sahip çıkmaz, çıkamaz..
-Ne dedin ne? Birbirlerine aşık mı olmuşlar? Güldürme insanı, kazık kadar insanlar. Onların aşık olacak halleri mi kalmış? Ay! Karşılıklı halleri gözümün önüne geliyor da.. Çok komik valla. Aşık olmuşlar ha ? Güleyim bari..
Demek ki bu çiftin de bir şeyleri "aşık olmaya " uygun değil, böylece aşık olmaya hakları yok yani.
-Eyvah bizim oğlan galiba aşık oldu. Öyle dalgın geziyor. Anlattım, bak sende bir haller var dedim. Bunun sonu iyi değildir dedim. Senin okulun var, derslerin var dedim. Konuşmuyor. Şöyle bir şeyler söylese rahatlayacağım. Genç işte. Bu yaşlarda insan aşkı ne bilirmiş? Üstüne gitmeye de korkuyorum. Bilmiyorum ne olacak?
Evet bir de aşık olma yaşı vardır? Vardır da kimsenin bildiğini görmedim. Küçük yaşlarda aşık olunmaz, çünkü o yaşlarda hiç bir şey bilinmez. Gençlikte aşık olunabilir ama o da çok tehlikelidir. İnsanın aklını başından alır da, çılgınlıklar bile yaptırır? Orta yaşlarda hiç aşık olunmaz, çünkü insanın çevresi vardır, konumu vardır, ayıp olur. Orta yaşlardan sonra aşkın sözü bile edilemez, çünkü çok gülünç olunur, ele güne rezil olunur. Peki, insan ne zaman aşık olabilir? Buna yanıt verilmez ama gerçekte "hiçbir zaman aşık olunmaz" dense daha gerçekçi olur.
 
Ama AŞK, o güzelim duygu fırtınası bütün kuralları, karşı çıkmaları dinlemez bile, dünya umurunda değildir? Kimi zaman pat diye çıkar gelir, kimi zaman yavaş yavaş yerleşir. Gelir de dünyayı öyle bir değiştirir ki, yeşil başka bir yeşil olur, kırmızı başka bir kırmızı. İnsanın ayağını yerden öyle bir keser ki insan sanki uçar. Yerde mi yaşıyor gökte mi, kendi de bilmez olur. Sabahlar artık başka sabahlardır, akşamlar başka akşamlar.
AŞK, o güzelim duygu fırtınası esip de insanın başını döndürdü mü değme gitsin. Ne küstah şeydir o, ne cüretkardır. Dünyayı umursamaz. İnsanların yasaları ona vız gelir. İnsanların ahlak diye bildiklerini dinlemez bile. Huzur diye yaşadıklarını altüst eder. Söylenenlere aldırmaz, Suçlamalara başını çevirmez, eleştirilere güler geçer. Böyle dik başlı, böyle isyankar bir şey görülmemiştir! Belki de hiç bir ideolojinin isteyip de yapamadığı şeyi yapar: İnsanı değiştirir, dünyayı değiştirir. 
AŞK, o güzelim duygu fırtınası üstelik de çok "demokratik" tir. Ne ırk ayırımı bilir, ne deri rengi. Sınıf ayrılığını çiğner geçer. Sınır tanımaz. Siyasal düşünce ayrımı yapmaz. İnsanları parasına göre ayırmaz. "Bakalım nereden mezun olmuş " demez. "Hele bir arabasının markasını görelim" demez. Ama doğrusunu isterseniz, biz AŞK’ın nesini düşündük ki, hayatımız hem onu aramakla hem de ondan korkmakla geçmedi mi!
 
AŞK, o güzelim duygu fırtınası korkakların yanına uğramaz. Aslında AŞK çok da seçidir. Yaşamaktan korkmayan insanları seçer.
BEZGİNLERİN, HAYATA KÜSKÜNLERİN YANINA BİLE UĞRAMAZ. Hayatını hesaplar üzerine kuranların semtinden geçmez. Duyguları küçümseyenlere tepeden bakar. Kibirlilere, gururlulara güler geçer. İnsana değer vermeyenlere hiç değer vermez. AŞK, insanın en insan yanına gelir yerleşir. İnsanı insan yapar, insanları birbirinden ayıran bütün yapaylıkları kaldırır. AŞK, varsın insan hakları bildirgesinde yer almasın, varsın anayasalarda yazılmasın, varsın yasalarda sözü geçmemiş olsun, bunlara aldırmaz bile. Onun kendi yasaları vardır, kendi "aşk hakları bildirgesi" vardır. Hem de gözünü bile kırpmadan uygular bunları "Aşık olma hakkını" ne diktatörlükler rafa kaldırabilir, ne polis önlemleri engelleyebilir. Bu öyle bir "insan hakkı"dır ki, kimse çiğneyemez. Ama herkes de bu haktan yararlanamaz. "Aşık olma hakkı" başkaları tarafından verilmeyen belki de tek haktır. Onu alabilmek için insanın onu hak etmesi gerekir.  
BU HAKKI ALMAK İÇİN ÇOK ACI ÇEKMEK GEREKİR, ÖYLE ÇOK ŞEYİ GÖZE ALMAK GEREKİR Kİ... AMA HER ŞEY ÖYLE DEĞİL Mİ! İNSAN OLMANIN GÜZELLİĞİ DE BAŞKA NE Kİ?