Siyah beyaz fotoğrafa bir bakın önce. Bir cenaze töreni yapılıyor. Tabloya
bakılırsa önemli biri olmalı. Balkonda ise tabutta yatanı selamlayan bir asker
var. Kıyafetine bakılırsa Türk değil gibi. Ama yüksek rütbeli bir asker olduğu
belli. Hadi gelin bu adamın hikayesine kulak verelim. Bu adamın duygu dolu
ibretlik hikayesine.
Gördüğünüz kişi Sir William Birdwood. Çanakkale savaşında Anzak Orduları
Başkomutanı. Asker ve donanım açısından daha üstün olmalarına rağmen Atatürk’e üç
kere yenilir savaşta, bacağı da sakatlanır ama buna rağmen onun dehasına ve kişiliğine
karşı büyük hayranlığı vardır. Bu hayranlık savaş sonrasında da devam eder.
1935 yılında Mareşal olur son görevi “Hindistan Ordusu Başkomutanlığı”dır.
Atatürk hayranlığı ve sevgisi hala sıcaklığını korumaktadır. Atatürk öldüğünde
de rahatsızlığına ve emekli olmasına rağmen İngiltere adına cenaze törenine
katılmak için talepte bulunur. Talebi kabul edilince İstanbul’a gelir. Bacağını
sürükleye sürükleye tabutunun ardında yürür. Ankara’daki törende artık ayağı
incinmiş ayakta zor durmaktadır. Halkevi binası balkonuna çıkarırlar.. Geçici
kabrine götürülecek olan tabutun geçişi sırasında kılıcından destek alarak
ayağa kalkar elindeki asayı kaldırarak selamlar onu. Bu sırada artık
duygularını kontrol edemeyerek ağlamaktadır.
Tören sonrasında hemen ayrılmaz birkaç gün daha kalır Ankara’da. Bir gün etrafında Türk yetkililerin de olduğu bir ortamda cebinden bir kalem ve üzerinde kroki olan bir kağıt çıkararak masaya koyar, şu anıyı anlatır onlara:
Tarih 20 Kasım 1918 (Bir kaynağa göre 16 Kasım). Birdwood karargahı ile Pera
Palas oteline yerleşmiştir. Mustafa Kemal’in de otelde bir dairesi olduğunu
bilen Birdwood
onunla görüşmek ister. Bunun için kendisine refakat subayı olarak verilmiş olan sporcu Sedat Rıza Bey’i araya sokar.
-“Buyursunlar” der Mustafa Kemal. İki general karşı karşıyadır. Birdwood çok saygılıdır. Mustafa Kemal Paşa’nın yanında Rasim Ferit Bey de vardır. Hoşbeşten sonra Birdwood,
iki yıldır kafasını kemiren “bizi nasıl yendi?” sorusunun yanıtını almak ister:
onunla görüşmek ister. Bunun için kendisine refakat subayı olarak verilmiş olan sporcu Sedat Rıza Bey’i araya sokar.
-“Buyursunlar” der Mustafa Kemal. İki general karşı karşıyadır. Birdwood çok saygılıdır. Mustafa Kemal Paşa’nın yanında Rasim Ferit Bey de vardır. Hoşbeşten sonra Birdwood,
iki yıldır kafasını kemiren “bizi nasıl yendi?” sorusunun yanıtını almak ister:
-“Sayın komutan bizi nasıl yendiniz?”
Mustafa Kemal’den bir başkası, dünya savaş tarihinde benzerine
az rastlanır bu başarısından böbürlenebilirdi. Oysa o, -tıpkı Trikopis’e
davrandığı gibi - yenilginin
ezilmişliği altındaki bu general’in onurunu korur.
ezilmişliği altındaki bu general’in onurunu korur.
“-Sizin de, bizim de tarih dergilerimiz var”, der; tarih
yazar. Birdwood ricasını yineler:
-“Ekselans, sizin ağzınızdan dinlemek istiyorum. Lütfediniz.”
Mustafa Kemal, yanındaki Rasim Ferit Bey’den kağıt kalem
ister; o da bir parça kağıt
ile altın muhafazalı kurşun kalemini uzatır. Mustafa Kemal bir kroki çizer, kağıt üzerindeki yerlerini işaret ederek;
-“Su tarihte karaya çıktınız, der; filanca saate kadar şurada durdunuz. Biz de şu hattaydık. Her şey sizin lehinizdeydi. Niçin çizgide durdunuz ve niçin ilerlemediniz?”
ile altın muhafazalı kurşun kalemini uzatır. Mustafa Kemal bir kroki çizer, kağıt üzerindeki yerlerini işaret ederek;
-“Su tarihte karaya çıktınız, der; filanca saate kadar şurada durdunuz. Biz de şu hattaydık. Her şey sizin lehinizdeydi. Niçin çizgide durdunuz ve niçin ilerlemediniz?”
-“Askerlerimiz çok yorulmuştu, diye yanıtlar Birdwood.”
Mustafa Kemal bu kez de Conkbayırı krokisini çizer:
-“Siz filanca gün şu yöne hareket ettiniz, şu durumu aldınız;
niçin ilerlemediniz?”
-“Biz ilerledikçe arkadan su yetişmedi. Askerlerimiz susuz
kaldı ve durdu.” Atalarımız
yaralıya kurşun atılmaz der. Mustafa Kemal de Türk soyluluk ve erdemini şu esprisiyle dile getirir:
yaralıya kurşun atılmaz der. Mustafa Kemal de Türk soyluluk ve erdemini şu esprisiyle dile getirir:
-“Görüyorsunuz ya ben bir şey yapmadım. Önce yorgunluk,
sonra susuzluk durdurdu ordunuzu.” Birdwood ayağa kalkar, Mustafa Kemal’i kucaklar:
-“Sizin gibi kahraman ve yüksek karakterli bir asker
tanımadım.” dedikten sonra krokiyi ve kalemi işaret ederek:
-"İzin verir
misiniz" der; "bu kroki ve kalemi değerli bir hatıra olarak
saklayayım.” Ve saklar. Cenaze törenine
gelirken de yanında getirmiştir.
NOT: Ne denir ki.. Düşmanlarının bile sevdiği, değerini takdir ettiği, hayranlık duyduğu bir adam. Günahıyla sevabıyla ülkenin kurucusu. Çok daha fazlası olmalı elbet ama sakat bacağıyla acı çeke çeke onun tabutunun arkasından yürüyen şu adamın gösterdiği saygıyı gösteremeyen ve yetmezmiş gibi bilir bilmez konuşanan, hakaretler eden, nankör insanlarımız jatta yöneticilerimiz bile var. (Alıntıdır)
Kaynaklar:
1- Atatürk’ün İstanbul’daki Çalışmaları, (1899 - 16 Mayıs 1919),
Sadi Borak, 2. Basım 1998, Kaynak Yayınları, ISBN: 975-343-233-X. Sayfa:153-155
2- Doğumundan Ölümüne Kadar Kaynakçalı Atatürk Günlüğü.
Prof. Dr. Utkan Kocatürk.
Atatürk Araştırma Merkezi. Ankara 2007 İkinci Basım. ISBN: 975-16-1
Atatürk Araştırma Merkezi. Ankara 2007 İkinci Basım. ISBN: 975-16-1
3- https://en.wikipedia.org/wiki/William_Birdwood
1 yorum:
Merhaba Ergün Bey,
Atamızı bir kez daha hayranlıkla okudum.. Bu yazınızı izninizle kullanmak üzere kayıt ettim. Teşekkür ederim. Saygılarımla...
Yorum Gönder